5 Ocak 2013 Cumartesi

2012'de Vazgeçemediğim Bakım Ürünleri


Güzel, pürüzsüz pırıl pırıl bir cilt kendini iyi ve güzel hissetmenin en önemli şartlarından biri..

Bende mükemmeliyetçi annem sağolsun, aman kızım çikolata yeme sivilce yapar, bol su iç, hadi sana da maske yapalım nidalarıyla büyüdüğümden, güzel bir cilde sahip olmak için yaklaşık 17-18 yıldır iyi bir deneyim edinmiş vaziyetteyim.. Siz düşünün bu yüzden ne maskeler, ne kremler geldi geçti :)

Bunca yıldır öğrendiğim en önemli şey ise şu, cildini temiz tut( ama gerçekten temiz ) ve çok oynama..

Çok oynama derken neyi kast ediyorum..Sürekli cilt bakım merkezlerinin kapısını aşındırma..Zira ben aşındırdığım yirmili yaşlarımda gördüm ki, evet cilt bakımı yaptırınca çıktığınızda pırıl pırıl bir cilt ama birkaç kez gitmediğinde cilt eskisinden de kötü oluyor..Yani bir nevi o merkeze bağımlı hale geliyorsunuz..

Onun yerine mevsim dönüşlerinde güzelce bir cilt bakımı yaptırmak özellikle yirmili yaşlarda gayet yeterli diye düşünüyorum..Tabii sivilceli ya da sorunlu bir ciltse durum farklı..

Gelelim bu yazıyı neden yazdığıma..Bugün yine bir cilt bakım uzmanı cildime iltifatlar yağdırınca bende neler yapıyorum da iyi bir sonuç alıyorum paylaşmak istedim..

Öncelikle şunu belirteyim ki, aklınıza gelebilecek bütün kozmetik markalarını ve eczane ürünlerini denemiş biri olarak artık hangi ürünler bana iyi geliyor biliyorum ve bu nedenle bazı parçalara daha çok para yatırırken bazılarında sadece ekolojik olmasını yeterli buluyorum..

İşte benim 2012 cilt bakım favorilerim..



Sabun olarak, Ramiz Köftecisinin, evet evet yanlış okumadınız Manisa'da ki Ramiz Köftecisinden aldığım Sığla ağacı sabununu tek geçiyorum..Sivilceleri olmadan yok ediyor, parlamayı önlüyor, Alaçatı'ya giderken yolunuz Ramiz'e düşerse mutlaka deneyin derim :)

Alerjim olduğu için güneş açar gözlerim yaşarır, hava soğuk olur yine gözlerim yaşarır, anlayacağınız gözlerimde damlalar hazır bekler..Bu durumda da geceden kalma gibi gorunmemek için hep waterproof mascara ve eyeliner kullanmak zorunda kalırım..Bu makyajı da öyle herşey çıkaramaz..Neler neler denedim, fiyat/performans'da Sephora'yı geçen olmadı..

Yine benimki gibi hassas ve kuruya yakın karma bir cildiniz varsa temizleme jelleri cildi kurutur, sütler sivilce yapar, ben nasıl temizleyeceğim bu cildi derken yine Sephora'da bu yağı keşfettim, hem bütün makyajı alıyor hem de cilt yumuşacık oluyor. Bu ürüne en yakın rakibi de Clarins'in 3'ü birarada olan ürünüdür onu da tavsiye ederim..

Ve son olarak tonik..Gittiğim cilt bakımcı ablalar tonik olayında markanın çok önemli olmadığını, çok para vermeme gerek olmadığını söylediğinden beri tonik alırken dikkat ettiğim tek şey doğal içeriklere sahip olması..Bu yüzden ya Yves Roche'den ya da The Body Shop'ın ürünlerini tercih ediyorum..


Geldik günlük kremlere.. 

Gün içinde bol bol kullandığım kremim La Roche'dan BB krem..BB kremleri artık anlatmaya gerek yok diye düşünüyorum :) Hisiris krem bir İtalyan markası..Cilt bakımına gittiğim yerden almıştım, göz altına ve burundan dudak kenarlarına inen çizgilerde mucize etkisi gösteriyor kendisi..
Vich hassas ciltler için yüz kremini cilt bakımından sonra kullanıyorum, o hafif kaşıntılı sıkıntılı halini yatıştırıyor..
Yüzümde sivilce çıkacak gibi hissediyorsam arada Avene'in çinko kremini kullanıyorum..
Ve son olarak akşamları hücre yenileyici özelliği olan Madecassol'ü kapsül e vitamini ile karıştırıp sürüyorum..


Ve haftalık cilt bakımı..

Darphin'in ciltten soyulan bu peelingi ile yaklaşık 1,5 senedir bir aşk var aramızda..Ciltten soyulurken sizi diğer peeling'lere öyle güzel hazırlıyor ki gerçekten tertemiz hissediyorum..Sonrasında yine cildimi yağlı gibi hissediyorsam The Body Shop'un Tea Tree'li bu scrub'ı ile kısaca temizliyorum..Aslında bu seriyi cildi yağlı olan eşim kullanıyor ben bu ürünü arada aşırıyorum :) Cilt bakım uzmanlarından birinin tavsiyesi üzerine yine kil maskelerine çok para vermeyi bırakıp Mud Therapy'nin (Watson'larda var) kil maskesini kullanıyorum ve gerçekten çok memnunum..Temizlenme aşamasını Estee Lauder'in Termal finish ürünü ile bitiriyorum..Bu arkadaş cilde değdiği anda resmen bir sauna etkisi yapıyor ki kelimelerle anlatılmaz yaşamak lazım :)

Son olarak 14 yaşından beri ürünlerini zevkle kullandığım Freeman'ın C vitaminli maskesini sürüyorum..İçeriği doğal ve mis kokusuyla kendimi çok iyi hissetmemi sağlıyor..


Ve son olarak gelelim mis gibi kokmaya ve pırıl pırıl olma aşamasına..

Güzel kokmak, sevdiğinizin yanına geldiğinde mis kokunuzu içine çekmesi gibi var mı?

Ben yine bu konuda da hemen her markayı denemiş biri olarak, Victoria Secret ve The Bath&Body Works derim de başka birşey demem..

Victoria Secret'ın body splash'ını çok seviyorum yıllardır..Yine bu yıl bu kavunlu kremi de çok sevdim çok seksi kokulu bir krem..The Bath&Body Works'ün midnight pomegranate'i ve sensual amber'i kışa çok yakışan muhteşem kokular..hem seksi ve baştan çıkarıcı hem de sıcak.. Sakuralı kremini ise yaza ve bahara çok yakıştırıyorum..Çok ferah ve keyifli..Bu kremlerin body splash'lerini de kullanıyorum ama onları çekmeyi unutmuşum :)

Tabii yılın belirli bir döneminden itibaren bu kremlere Palmer'in çatlaklara etkili kakaolu kremi  ve yine ben ya o krem yetmezse diye kullandığım Cocoa butter kremim..O kadar yağlı bir krem ki zaten cildin çatlamasına imkan yok :)

Cildi nemlendirdik ya saçlar? Onun içinde kuaförümün zorla sattığı ama sonrasında yine aşk yaşadığım Nashi'nin Argan yağı..Bu nashi sanıyorum yine İtalyan bir arkadaş..Bu İtalyanlar işi biliyor kısacası :)
Bu yağdan azıcık alıyorum benim 3 kişilik upuzun saçlarıma bile yetiyor ve  gayet nemli olmalarını ve mis gibi kokmalarını sağlıyor..

Aloe Vera'lı bu spreyi özellikle dışardayken çok sık kullanıyorum, hem yüzüme nem veriyor, hem de saçlarıma sıkıyorum kabarıp elektriklenmesini önlüyor..

Son olarak bir de yine The Body Shop'un yüz için tekerlek gibi bir masaj yapan bir aleti var ama onunda fotosunu cekmeyi unuttum affedin beni..Tüm bunlarla cilt bakımını bitiriyorum..

Böyle bakınca aman tanrım ne kadar çok ürün kullanıyorsun diyebilirsiniz..

Ama bunların hepsi bir alışkanlık ve temizlemeyi bir alışkanlık haline getirince çok hızlı bir şekilde hallediliyor..

Sonuçsa en az 5-6 yaş genç gösteren pırıl pırıl bir cilt..

Bu fotoğraf 25 yaşında çekildi..


Bu da 32 yaşında hamile Ayşegül..Uzun zamandır tek fotom olmadığı için eşimle fotomuzu paylaşıyorum..

Ne dersiniz..Yaşlanmayı durduramayız ama güzel bir cilt için..

Değmez mi? :)

Sevgilerrr,

Ays.

Hiç yorum yok: