modavitrini etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
modavitrini etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

13 Mart 2013 Çarşamba

Chic Men- Bu yazı erkeklere yazılmıştır!

Tarzına çok hayran olduğum sevgili Fatih Abuç'un bu fotoğrafı ile bu yazıya pozitif başlamak istedim..Bakınız stil sahibi bir Türk erkeği..(:

Neden bilmiyorum ülkemizde erkekler, ya bekardır ve kızlara bak nasıl da havalıyım diyebilmek için kocaman popolarına kırmızı pantolonlar giyerler, ya hafif kırlaşmış saç, siyah t-shirt&levi's pantolon ama altına mutlaka alakasız bir ayakkabı giyerek  ağır ve cool abi takılırlar(tabii ki elde puro&sigara olmazsa olmazı bu kombinin :p ) ya da annem beni en son lisede Lacoste'a götürdüydü o gün bugün ordan alıyorum donumu bile diyerek evi küçük bir Lacoste mağazasına çevirirler..

1 Mart 2013 Cuma

Rihanna For Riverisland

Rihanna'yı 'Hey Mr. Dj' dediği günden beri severim, Riverisland'sa Türkiye'de satılırken en sevdiğim ve her girdiğimden birkaç parça almadan çıkmadığım bir markaydı..

I like Rihanna since her first single "Hey Mr. Dj" and Riverisland was one of my favourite brands that i bought at least one item when i enter their stores while they were selling in Turkey..



Haliyle bu iki sevdiğim isim biraraya gelince açıkçası çok heyecanlandım, kimbilir neler çıkacak diye.. Ve geçtiğimiz günlerde yapılan show'da kıyafetlerde hiç fena görünmemişti gözüme bugün her bir parçayı ayrı ayrı görene kadar..

I get excited when i saw these two starting a new project and i was wondering what kind of designs they will prepare.. And the designs at their catwalk a few days ago seemed to be fine until i saw every piece detailly..


Açıkçası birkaç parçayı sevdim ama koleksiyona çok da bayılmadım..

Frankly speaking i liked a few pieces but i did not love whole collection..


Çok Harlem işi geldi, halbuki Rihanna bir Barbados kızı ve kendi özel hayatında çok daha iyi giyindiği bir gerçek..

It looks a lot Harlem style to me however Rihanna is a Barbados girl and she wears much more better things in her private life..


Yine de sevdiğim parçaları paylaşmak isterim..

But i also would like to share the designs that i liked..








Sevgiler,
Stay with love,
 
Ays.

7 Ocak 2013 Pazartesi

Trend: Chanel Ceket


Hangimizin annesinin gardırobunda bir chanel model ceket yoktur ki?

Şahsen annem ve halamın gardıroplarının içinde büyürken, giymeyi en çok istediğim giysilerden biriydi bu ceketler..Aldığım cevap ise hiç değişmezdi, bu ceketi taşımak için biraz kadın olman, en azından o ruhu taşıman lazım! 

Sanırım artık Chanel ceket için doğru zamana geldim diye düşünüyorum.. :)

Üstelik eskiden etekle kombin yapılan bu ceket artık jeanlerle hatta şortla bile çok güzel kombinlenebiliyor..

Karın lapa lapa yağmaya başladığı bu tatlı kış günlerinde  chanel modeli ceketinizle tarzını konuşturup hem de sıcak kalmak istemez misiniz?



J.CREW

J.CREW

GIAMBATTISTA VALLI

                                                         PROENZA SCHOULER
ALICE + OLIVIA

REBECCA TAYLOR

Kombin Önerileri




Bir Ceket Üç Kombin

Tweed ceketin en klasik yorumu..Bu kombinle bütün şık davetlerin, en ağır toplantıların ve sergi açılışlarının yıldızı olmak garanti!


 Tweed ceketle bile asi ve genç görünürüm diyorsanız altınıza çekin bir jean, altına da booties'lerinizi geçirin, üstüne bir t-shirt ve modern takılarınızla trendi yakaladınız gitti :)

Bu stilde son zamanlarda başörtülü kesimde  çok sık gördüğüm ve açıkçası şu ana kadar o gruba en çok yakıştırdığım stil..Siyah maxi etek, üstüne siyah uzun kollu t-shirt, altına uzun çizme ve üstüne tweed ceket..

Umarım tweed ceketle ilgili biraz olsun fikir verebilmişimdir :) Ben muhtemelen bu kış koca göbeğim nedeniyle kendisiyle çok fazla haşır neşir olamayacağım ama önümüzdeki kış için şimdiden bir tane tweed ceket edinmeyi düşünüyorum. Ne de olsa modası geçmeyen yagane şeylerden biri :)

Sevgiler,

Ays.






18 Nisan 2012 Çarşamba

FASHIONACT DİYOR Kİ ; ‘Bu aralar pek bir Audrey’im...’

FASHIONACT DİYOR Kİ ; ‘Bu aralar pek bir Audrey’im...’





Evet bu doğru, geçen sabah bir kalktım Audrey’im.. Kendimi Nişantaşı Tiffany’nin önünde Starbucks kahvemi yudumlarken buldum. Şaka değil hayatı eğlenceli kılmak için küçük oyunlar oynamayı seven bir kadınım.. Nitekim Audrey’i düşünerek geçen bir günün ardından şu an aynaya baktığımda bir adet kahkül görüyorum saçlarımda.. Tabi Audrey olmak o kadar kolay değil.. Deyim yerindeyse ilk önce mangal gibi bir yürek lazım...

''Eğer güzel gözlerin olsun istiyorsan,

İnsanlara iyilikle bak.

Eğer saçların güzel olsun istiyorsan,

Bırak çocuklar ellerini geçirsin saçlarından.

İnce bir bedense isteğin,
ekmeğini açlarla bölüş.

Ve güzel dudaklara sahip olmak için,

Sadece güzel sözler söyle!..''

İşte bu güzel sözler o muazzam kadına ait.. Kendimi bildim bileli hayrandım Audrey Hepburn’e .. Odamın duvarında hala kocaman bir portresi durur. Tabii hepimiz Audrey’i güzel bir film yıldızı olarak tanıyoruz. Nitekim bende öyle bilirdim taki geçen gece bir belgesel kanalında onun biyografisini izleyene kadar..


1929 yılında güzel bir Mayıs gününde dünyaya geldi Audrey.. 6 yaşındayken Nazi sempatizanı babası tarafından terkedildi ve bir daha babasını göremedi. (Kariyerinin ilerleyen dönemlerinde bunu hayatının en trajik olayı olarak anlatacaktı. ) Birinci Dünya Savaşı döneminde çocukluğunun bir dönemi ayakkabısının içinde Nazi’lere karşı savaşan Hollandalı askerlere gizli askeri mesajlar taşıyarak geçmişti.. Tüm bunlar olurken Audrey 12 yaşındaydı.. Savaş döneminde bir çok sevdiği gözlerinin önünde öldürüldü hatta kendiside açlıktan ölecek hale geldi ve çok ağır hastalıklar geçirdi...  
 
22 Yaşında çok ünlü bir film yıldızı olduğunda bir çok trajediyi arkasında bırakmış bir kadındı artık.. 1994 yılında kolon kanseri nedeniyle bu büyük star gözlerini hayata kapadı...
Yazarken hala inanamıyorum nasıl inanılmaz bir hayat ...? Savaş alanlarında ölüm ile mücadelelerden  , dünyaca ünlü bir film yıldızı olmaya kadar uzanan mucizevi bir yaşam hikayesi..
Bugün beni çok etkileyen bu güzel kadını birazda olsa anmak istedim.. Sizlere de önerim hemen kendinize bir Audrey hediye edin.. İnci bir kolye, bir film, belkide kocaman Audrey stili bir güneş gözlüğü.. Seçim size ait, ben tercihimi kahkülden yana kullandım ama filmleri çoktan almıştım ;)..
Herkese Audrey tadında bir gün diliyorum...

FASHIONACT / Mine Gürsoy

17 Nisan 2012 Salı

Gel vatandaş, geeel!


Eski aşklar, yeni ufuklar, güzel anılar, geride kalanlar, ayak bağı olanlar, unutulmayanlar, esamesi bile okunmayanlar, kafa açanlar, kaçıp gidenler, gidip de dönmeyenler, dönüp de bulamayanlar... Ne ararsan hepsi burada, hem de sudan ucuza. Sadece batan balığın mallarında…!

Söz konusu moda iken, gelmiş geçmiş en vazgeçilmez trend olan AŞK’ tan bahsetmemek olur mu? İster 50’ lilerin kloş etekli hanımefendileri, ister 70’ lerin çiçek kızları, isterse 80’ lerin koca vatkalı asi kadınları… Her birinin farklı tarzları da olsa, hepsi aşka dair birçok kıyafeti defalarca giyip çıkartmışlardır. Tıpkı senin gibi, benim gibi ya da her hangi bir kadın gibi. 

İşte bu kıyafetler, bazen cendere gibi dar gelir, nefes bile alamazsın içinde, bazen de 4 beden bol, ne yaparsan yap yakıştıramazsın üzerine… Kimisi kısacıktır mesela, istediğin kadar çekiştir, bir halta yaramaz. Kimisi de bir o kadar uzun, sakız gibi, ayaklarına dolanır. Bırak yürüyüp yol almayı, tek bir adım bile atamazsın, sonunda iki seksen yerde buluverirsin kendini.

Sonuç olarak etekler, gömlekler, bikiniler, büstiyerler, müsaadenizle size kısa bir mola. Biraz da şu, atsan atılmaz satsan satılmaz, varlığı bir dert, yokluğu yara olan yıllanmış trend “aşk” ı görücüye çıkartalım.
Haydin millet vintagelar fora

JanyBonne
16.04.2012

23 Eylül 2010 Perşembe

Bu Kış İpekyol yine İpekyol! :)

Geçtiğimiz sezon yaptıkları piyasa araştırması sonucu, tarzını farklı bir rotaya çeviren İpekyol, trendleri yakalamayı başarmış ve çalışan&giyinmeyi seven genç kadının gözdesi olmuştu hatırlarsınız..

Bu çıkışlarını, kış sezonunda da sürdürecekler mi acaba derken, daha da oturmuş bir tarz yakalamış ve inanılmaz keyifli bir koleksiyon yaratmışlar.. :)

Dünyada temel hangi trendler varsa; devetüyünden, 50'lere, asi romantikten, military'e, minimalizme kadar İpekyol'da hepsi var....

Koleksiyonu o kadar çok beğendim ki dün uğradığım İpekyol'dan hemen kendime bir harem pantalon kaptım bile :)

Bu arada hatırlatmak isterim İpekyol, Türk kadınının beden yapısını düşünerek miss size kalıp çalışıyor..(anladığım kadarıyla tabii :)) İpekyol'da ne giysem bana çok büyük oluyor diyorsanız muhtemelen junior size kalıp giyiyorsunuz demektir.. :)

İpekyol Sonbahar-Kış koleksiyonundan parçaları aşağıda bulabilirsiniz..















30 Ağustos 2010 Pazartesi

İstanbul Fashion Week'den Manzaralar

İstanbul Moda Haftası rüzgar gibi geçti, defileler bir yana moda haftasını takip eden ünlüler, davetliler ve mekanda az defileler kadar ilgi çekiciydi..

Istanbul Fashion Week is like gone with the wind. Rather then the catwalks the celebrities, guests and the place were also interesting.

Evet şu bir gerçek ki moda haftası kavramı henüz İstanbul için çok yeni ve oturmadı tam olarak, ama yine de görünen o ki doğru istikamette İstanbul :)

Yes that's a truth that fashion week concept is so new for Istanbul and not so organized yet but the fact is Istanbul is going into the true direction:)

Öncelikle gerek tarihsel dokusu gerekse genişliği ve bahçesinin kullanım alanı olarak  İTÜ Taşkışla binası moda için gerçekten çok doğru bir lokasyon.. Bu yıl tasarımcı standlarının üst kata alınması bir karısıklık yaratmış olsa da doğru değerlendirildiğinde bu bina cok guzel kullanılabilir diye düşünüyorum..

First of all whether historical texture and the wideness and the use area of the garden; ITU Taskisla building is the true location for the fashion shows.. This year there was a confusion because of the designer stands was at the up floor but if use of the building placed properly it can be evaluated better..

Ancak organizasyon konusunda bir iyileştirilmeye ihtiyaç oluduğu gözle görülür bir gerçek ne yazık ki..Özellikle Arzu Kaprol defilesinde yaşanan izdiham ve uzun bekleme süresi hem yabancı basının hem de özellikle celebrity diye tabir ettiğimiz grubun fazlasıyla negatif elektiriğini üzerine çekti..

But there is a reality that organisation issue needs a radical improvement.. Especially Arzu Kaprol catwalk; there was a real crowd and long waiting times made a negative impression on foreign press and the celebrities..

Eğer daha çok ilgi ve müşteri çekmek ve diğer moda haftalarının yanında yer almak istiyorsak daha yüksek standartlarda organizasyonlara ihtiyacımız var..

If we want more attention, to collect more customers and to be known as a fashion week, we have to increase the quality of our organizations..

Benim naçizane yorumlarımdan sonra :) bakalım kimler gelmiş geçmiş İstanbul Moda Haftası'ndan..

So after my humbly comments :) we can look at who was appearing in Istanbul Fashion Week..


                Beren Saat tüm zarifliği ve güzelliğyle Özgür Masur defilesindeydi..:)
Beren Saat was at Ozgur Masur catwalk with her beauty and elegance..:)

                 Deniz Akkaya'da Özgür Masur defilesinde izleyenler arasındaydı..
Deniz Akkaya also watched the Ozgur Masur catwalk..

"O kadın" olarak tanıdığımız Selin Demiratar..
Selin Demiratar that we know as "That Woman"..
              Arzu Kaprol defilesini sadece modayı sevdiği için izlemeye gelen Cem ve Heni :)
Cem and Heni came to Arzu Kaprol catwalk who like to watch the Fashion shows:) 







Selin :)