31 Mayıs 2012 Perşembe

Limango Designers Studio'dayız!

İşte o yoğun mu yoğun Haziran ajandası bugün itibariyle başladı :)

Limango Designers Studio'da bugün başlayan Milena kampanyasına gösterdiğiniz yoğun ilgiye çokkk teşekkür ederiz.












29 Mayıs 2012 Salı

Sevgili Haziran Ajandası

Haziran çokk mu çokk heyecanlı!

Neden mi?

Öncelikle İstanbul kendini Londra sansa da,  eminim çok yakında güneş kendini gösterecek ve sandaletlerimiz , en sevdiğimiz tiril tiril giysilerimizle sokakları çiçek bahçesine döndüreceğiz..Tenimiz hafif çikolata olacak, saçlarımız güneşten hafif sararacak ve renk renk meyvalar her yanı donatacak, günler daha iyot kokulu, daha sakızlı daha piz buinli geçecek :)
 
Ve işte bu günler de bir sürü arkadaşımız evlenecek, mezun olacağız, şirketlerimiz happy hour'lar, yaz partileri  yapacak, konserler başlayacak..Kısacası biraz süslenmek ve iltifat almak için bol bol zamanımız olacak :)

Ve biz (ben ve sevgili dostum&yazarımız Mine Gürsoy) tüm bu zamanlarda hep çevrenizde olacağız..31 Mayıs'da Limango Designer Studio'da, 3 Haziran itibariyle Building Erenköy'de, 8-10 Haziran arasında Bebek Şenliği'nde ve 15-22 Haziran Çeşme Millfest'deyiz.. Yine Haziran itibariyle koleksiyonlarımızı Modagram'da sürekli bulabileceksiniz.


Yazın gündüz tiril tiril uzun ipek elbiseler, arkadaşın düğününe ne giysem telaşında kurtaracak uçuş uçuş ipekler, retro bluzler,ipek rahat ve şık gömlekler,  hem rahat hem şık tulumlar(hele birine çok aşığım evet itiraf ediyorum :))
veeee dolabın baş tacı olacak delinene kadar dolapta kalacağına inandığım jeanler..Jeanleri hiç böyle görmemiştiniz desem :) gerisi sürpriz olsun ;)

Atölyede hepsi ve daha fazlası hummalı bir çalışmayla dikiliyor..Ben şahsen her bir parçayı çok büyük bir sevgi ve heyecanla kendim giyecekmişim de o elbiseyle beyaz atlı prensime gidecekmişim  gibi hazırlıyorum :) Her kıyafetin bir ismi var, kendine ait bir dili var.. Ben ne çokk romantik ne çok çılgın ne de çok maskülen bir kadınım..Bazı günler daha romantik, bazı günler çok iş kadını bazı günler çılgınım..Milena'da benim gibi belli bir çizgisi olan ama tek bir tarzı olmayan zeki ve mutlu olmayı bilen, pozitif kendine güvenen bir kadın :)

Geri sayım başladı, bu güzel etkinliklerde bir arada olmak ve her bir tasarımın gerçek sahibiyle tanışması için heyecanla bekliyoruz :) 

Yaz başlarken..

Görüşmek üzereee :)

Sevgiler,


Ays.

23 Mayıs 2012 Çarşamba

Sağlıklı Pırıl Pırıl Saçlar İçin İpuçları/ Clues for Healty and Gleaming Hairs

Bana göre bir kadına kendini kadın gibi hissettiren şeyler (aşık olmak dışında :) ) topuklu ayakkabı, mini etek ve uzun pırıl pırıl saçtır..

For me high heel shoes, mini skirt and long clean hairs (expect for love:)) are the things that makes a woman feel herself like a real woman..

Uzun, sağlıklı, pırıl pırıl saçlara sahip olmak  çokk zorr dediğinizi duyar gibiyim :) İnanın aslında çok kolay..Sadece birkaç ufak tiyo ile her daim pırıl pırıl saçlara sahip olabilirsiniz..

I can hear that having long, healty and really clean hairs is really hard :) But it's really so easy.. With a few clue's you can have really clean and long hairs forever..

Yıllardır uzun ve çok  gür saçlara sahip biri olarak, her kuaföre gidişimde 'abla maşallah saçların çok güzel ama o kadar gür o kadar gür ki bak sana fön çekerken yandaki bayanın sacını boyadılar, yıkadılar, fönü çekildi senin hala saçın bitmedi' sitemini duyarım..Saçımın kesilmesi 3 saat, fönü tam 1.5 saat sürüyor dersem ne demek istediğimi daha net anlatmıs olurum sanırım :) İşte bu nedenle haliyle  kuaföre gitmekten çok sıkıldığım için yıllar içinde kendime ufak tiyolar geliştirdim..

For a person like me with long abundant hairs when i go to coiffeur they directly say "Ma'am you hair are really beautiful but they are so abundant that while i set you hair, they dye, cut and set the other ladies hair and yours still not finished".. Cutting my hair takes almost 3 hours and setting takes 1.5 hours. Because of this i'm so bored of going to the coiffeurs and that's why i made some clue's to myself.

Ayşegül'e göre uzun, sağlıklı parlak saçlar için:

For me having long, healthy and shiny hairs:

Madde 1 : Her gün tabii ki duş alın ama her gün şampuanla yıkamayın. Saçın kendi doğal dengesini koruyabilmesi için gün aşırı şampuanla yıkamak yeterli.

Item 1 : Of course you can take shower everyday but do not shampoo your hair everyday. Protecting the natural balance of your hair you can shampoo once in two days. 

Madde 2 : İçinde Sülfat olmayan bir şampuan ve krem kullanın. Maalesef Türkiye'de şampuan içerikleriyle ilgili standartlar ve kurallar tam oturmadığı için mümkünse Avrupa'da ya da Amerika'da üretilmiş ürünleri tercih edin. Ben şahsen her yurtdışı seyahatinde bir bavulu şampuanla doldurup geliyorum ve size ne kadar fark ettiğini kelimelerle anlatamam..

Item 2: Use creams and shampoo's that do not contain sulphate. Unfortunately because of not having regulations and standarts about those hair care products in Turkey, try to use the products that has been produced at Europe or USA. Personally i fill my baggage with shampoo and creams when i come from a foreign country and believe me that it really makes difference. 

Madde 3 : Saçınızı biraz ılık hatta mümkünse soğuk suyla durulayın. Saçın nemi gitmediği için pırıl pırıl kalıyor.

Item 3: Try to rinse your hair with warm or cold would be even better. It keeps the moisture of your hair and cause of this looks shiny.

Madde 4 : Havluyla çekiştirerek kurutmayın. Yıkandıktan sonra çok hassas oluyorlar  ve nazikçe nemini alıp doğal haline bırakmak en iyisi oluyor..

Item 4 : Do not hick your hair with towel. They are so sensitive after washing and gently try to take its moisture and let air dry.

Madde 5 : Saçlarınız nemliyken benim son favorim Argan yağını mutlaka tavsiye ediyorum. Bugüne kadar saçıma ne muzlu karısımlar, yumurtalar sürmedim ama argan yağı gerçek bir mucize, saçı anında açıyor ve pırıl pırıl olmasını sağlıyor..

Item 5 : When your hair is with moist, i advise you to use my last favourite Argan oil. I tried so many different mixtures like the ones including banana's, egg's (believe me that's true:) ) but argan oil is a realy miracle and makes your hair opening easily and looks shiny.



Madde 6 : Yine bütün havalı reklamlara kanıp bütün o saç düzleştiricileri almış biri olarak rahatlıkla söyleyebilirim ki en güzel fön makinesi kuaförlerin kullandıkları.. En iyisi mi kuaförünüze rica edin size en güzelinden bir tane profesyonel makine getirsin, farkı görün :)  Tabii saçı baş aşağı eğerek ve dipten uca ılık ayarda mümkünse 2-3 seferde kurutun dememe gerek yok sanırım :)

Item 6 : For a person like me that has believed the commercial's and bought those hair straighteners, i can easily say that the most effective ones are the one's that the coiffeur's using..  Just go and ask your coiffeur to buy you a professional one and see the difference :) And of course hair warp your hair upside-down and from the bottom to top with warm adjustment try to dry it for 2 or 3 times :)

Madde 7 : Son olarak John Frieda'nın saçı parlatan bir spreyi var, saçlarınıza şekil verdikten sonra ondan bir kerecik sıkmanız saçın parlaklığını kat be kat arttırıyor..

Item 7 : And at last John Frieda has a spray that shines your hair. After giving the shape to your hair, apply a small amount of this spray just for once and it increases the shining couple of times..

Ve benim ki gibi dalgalı saçlar için yine John Frieda'nın kıvırcık saç için olan tüm ürünlerini tavsiye ediyorum, kullanıyorum memnunum :)


For the ones that has curly hair like me i advise John Frieda products, i am using them and really satisfied :)




Sonuç budur :)
And this is the result :)

** Bu arada bu yazıyı okuyan, saçları hızla dökülen ya da kemoterapi gördüğü için saçlarını kaybeden tüm dostlara küçük bir not düşmek istiyorum.. Bu fotoğraf aynı tedaviler nedeniyle elinde bir tutam saçı kalan bir kızın 5-6 yıl sonraki halidir.. Lütfen unutmayın en iyi saç ilacı yine kendi kalbimiz ve beynimiz..Duruma çok takılmadan mutlu olmayı bildiğimizde ve yeniden gür saçların olacağına inandığımızda evren hepimiz için çarkları döndürmeye başlıyor :)

** I want to add a small ps for my little friends that are loosing their hairs or having chemotherapy sessions.. This photo belongs to a girl that had those implementations and stayed with a pinch of hair 5-6 years ago.. Please do not forget that the best hair medicine is again your own heart and brain.. Do not make yourself unhappy with this situtation and and when you believe and send signals to universe that you will have  abundant hair, the gears of the universe start to roll :)

Sevgiyle kalın,

Stay with love,

Ays.

13 Mayıs 2012 Pazar

Ana Gibi Yar, Bağdat Gibi Diyar!..


Bağdat gibi diyar olur olmaz mı bilemeyeceğim ama ana gibi yar olamayacağı kesin! Bunca zaman aradım taradım, şahsen ben bulamadım. Ya bana hep odunlar, ağaçlar denk geldi, ya da gerçekten hayatıma giren hiçbir kimse bana annem gibi bakmadı. Bu yaşıma kadar her ne kadar pratikte tam tersini yapıyormuş gibi gözüksem de, teoride erkek arkadaşlarım için tek bir kıstas koydum: Bana annem gibi bak! Sırtıma havlu koy, yumurtamı soy, çorbamı üfle olayından bahsetmiyorum tabi ki. Bana öyle bak ki; bakışlarından hissedebileyim sevgini, bağlılığını, korumacılığını, şefkatini. Öyle bak ki; bilebileyim ben, benden uzakta da olsan sıcaklığının hep benimle olacağını. Öyle bir bak ki; her ne olursa olsun sığınabileceğim dingin limanın senin kolların olacağını hissedeyim. Ya da o bakışların anlatsın bana, sana ihtiyacım olduğu her an omzunun bana açık olduğunu. Hastalandığımda mesela, sıcak çorbadan daha çok ısınsın içim o bakışlarınla. Bana hep annem gibi bak ki, ben de o bakışların içinde kaybolabileyim. Ömrümü vereyim, huzuru bulabileyim. Kısacası sadece sev beni. Sade, saf, katkısız sev. Sen bu kadarını yap, ben geri kalanını hallederim dedim hep. Ama nerede! Ben dedim Mersin, adamlar gitti tersin.

Hal böyle olunca ben de her seferinde attım kendimi anacığımın şefkatli kollarına. E malum, teselli lazımdı. Her geçen zaman, o sıcacık bakışların değerini daha iyi gösterdi bana. Ve şükrettim, şu hayatta bana bu kadar değerli bakan en azından bir kişi olduğuna. İstediğimi henüz bulamasam da, ne istediğimi bilmemi sağladığı için, aramaktan hiç vazgeçmemeyi, isteklerimin peşinden gitmeyi, sabretmeyi, azmetmeyi hatta inat etmeyi, bazen de bırakıp gitmeyi öğrettiği için ve en önemlisi hayatta bir bakışın her şeyden çok daha değerli olabileceğini anlattığı için hep minnettar oldum ona.
Beyler adına üzülerek söylemek istiyorum ki; rahat rahat annemize sarılıp onu ne kadar çok sevdiğimizi söyleyebilme rahatlığımız olduğu için biz kadınlar onlardan çok çok daha şanlıyız. Mutlaka vardır aralarında bu şerefe nail olabilmiş şanslılar ama geneli maalesef sadece annelerine uzaktan bakmakla yetinmek durumundadırlar, bunu biliyoruz. Belki de bunu bir eksiklik olarak düşünmeselerdi, annelerinin o güzel bakışlarından kaçırmasalardı kendilerini zamanında, şimdi biz kız arkadaşlarına annelerinden miras, o şefkat dolu bakışlarla bakabilirlerdi. Sanırım böylece bizde daha az dırdır yapmış olurduk.

Hayatın hepimize annemizin gözleriyle bakması dileğiyle. Anneler gününüz kutlu olsun!

JanyBonne

7 Mayıs 2012 Pazartesi

Gelin Ayakkabıları

Geldikk en ama en cok sevdigimmm konuya :) Ayakkabılarrr!

Gelin ayakkabısı hakkında bence en önemli nokta kesinlikle öncelikle çok rahat bir kalıbı olması.. Yüzünüzün hep gülümsemesi için ne kadar rahat olursa olsun yine de tabii ki ve tabii ki yanınıza bir babet almayı ihmal etmeyin tabii ki :)

Ve lafı çok uzatmadan iştee gelin ayakkabılarııı :)

Giuseppe Zanotti





  
Jimmy Choo'lar



 Charlotte Olympia


Carvela

 Steve Madden

 Harriet Wilde

  ivory


Monsoon Ivory Louise

Kate Spade

 

Giuseppe Zanotti